12 yaşında evlendirilen ve 14 yaşında evinde ölü olarak bulunan Kader’in ardından, küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarına ilişkin tartışmalar alevlendi. “Çocuk gelinlere hayır!”, “Çocuk gelin değil, zorla evlendirme yoluyla çocuk istismarı!” ve nihayetinde “Çocuk gelin yoktur, pedofili vardır!”a dönüşen sloganıyla iyi niyetle yola çıkılmış kampanyalardı bunlar. ‘Küçük yaşta evlendirilen çocuklar’ sorunuyla pedofili arasında özdeşlik kuran bu kampanya sloganının sorunlu olduğunu ve üzerine çok tartışılmadığını düşünüyordum. Geçtiğimiz günlerde Birikim Dergisi’nin internet yayınında çıkan “ Çocuk Gelinler ve Pedofili”[1] adlı konuya ilişkin yazı tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Uzayan tartışmalarla asıl konunun uzağına düştüğümüzü hissettiğimden, bu fırsatla, bir feminist ve bir psikolog olarak konuya ilişkin küçük bir not da ben düşmek isterim.
Hayatımızın her alanında karşımıza çıkan psikolojik kavramlar çok da masum tanımlamalar değillerdir. Aksine, psikolojinin çoğu zaman, toplumsal sorunların çözülebilirliğini görmezden gelmeye, onları bireylerin psikolojik sorunlarıymış gibi göstermeye (örn., Prilleltensky, 1994), diğer bir deyişle var olan sistemin meşrulaştırılmasına hizmet ettiğini görürüz.
“Çocuk gelin yoktur, pedofili vardır” kampanyası sorunu psikolojikleştirerek farkında olmadan çözümün tek tek bireylerin sağaltımıyla mümkün olabileceği algısını yaratıyor. Klinik tanı kriterlerinde pedofili, “en az 6 aylık süre boyunca, kişinin ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla (genellikle 13 yaşlarında ya da altında olanlarla) cinsel etkinlikte bulunma ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması” şeklinde tanımlanır ve bu tanı parafililer, yani cinsel sapkınlıklar diyebileceğimiz tanı grubunda incelenir (DSM-IV-TR; APA, 2000) (DSM tanı kriterlerinin, ne tür bir bilimsel dayatmanın ürünü olduğu bu yazının konusu dışındadır). Bu tanıdan hareketle, “sorun tam da bu!” diyebilirsiniz; ancak soruna salt pedofili olarak baktığımızda, iktidarların pek çok kez olduğu gibi, sorunu münferitleştirerek “tedavi edilmesi elzem birkaç vaka” yaratmayacağını, toplumsal bir arızayı görmezden gelmeyeceğini söyleyebilir miyiz?
Küçük kız çocuklarının cinsel ilişkide rızası olduğuna kanaat getiren mahkemeler, kadın bedeni üzerinden politika yürüten iktidar, kutsal aile, suçu kız çocuklarına, kadınlara yükleyen iki yüzlü ahlak ittifakını bu şekilde nasıl ifşa edebiliriz?
Ya da kıskançlık sebebiyle işlenmiş cinayetin sanığına paranoid, eşine şiddet uygulayana da öfke kontrol bozukluğu mu demeli?
Sosyal medyada oldukça tepki toplayan adı geçen yazıyı, üslubundan böyle bir anlam çıkarmak oldukça zor olsa da, küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarına ilişkin başlatılan bu kampanyanın durumu açıklamada yetersiz kaldığı, bu şekilde evlilik yapmış her erkeğin pedofil olarak adlandırılamayacağı ve bunun toplumsal bir olgu olduğunun altının çizilmesi gerektiği şeklinde okudum. Ya da kampanyanın sloganından duyduğum rahatsızlık ve yazının Birikim’de yayımlanmış olmasından dolayı, farklı bir öneri getiriyor olabileceği önkabulü ile yazıyı bu şekilde anlamak istedim. Zira, yazı bu haliyle, Birikim’de değil de örneğin; Yeni Şafak’ta karşınıza çıksa çocuk evliliklerinin çoğunun masumane olduğu iddiası mı taşıyor diye de düşündürebilir. Çünkü, kültürelliğe ilişkin vurgu yanlış anlamalara çok açık ve yazı bu bakımdan derdini net bir biçimde ortaya koyamıyor.
Meselenin yakıcılığı, yürütülen kampanyalarda kullanılan dilin iktidarların işine yarayıp yaramadığı konusunda temkinli olmayı gerektirdiği kadar, konuya ilişkin tartışmaların da her bir ifadenin titizlikle ele alındığı bir düzlemde yapılmasını gerektiriyor. Aksi takdirde kampanyayı eleştireceğim derken, “çocuk evlilikler masumane” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın diline ortak oluveriyorsunuz.
Kısaca söylemek gerekirse, kız çocuklarının evlendirilmesinden kadın cinayetlerine bu mesele; aileden devlete sistemli bir biçimde örgütlenmiş değerlerin beslediği toplumsal bir arızadır. Bu arızayı tek tek bireylerin sapkınlığına indirgemek, niyet bu olmasa da, bütünün görmezden gelinmesine fayda sağlar. Toplumsal olgular münferitleşir, münferit bozukluklar tedavi edilir, tümden bir çözümün olanaksızlığına inanç beslenir ve kurgu devam eder.
Kaynaklar
American Psychiatric Association (APA). (2000). DSM-IV tanı ölçütleri başvuru elkitabı. Yeniden gözden geçirilmiş baskı.(DSM-IV-TR). Washington D.C: APA.
Prilleltensky, I. (1994). The morals and politics of psychology: Psychological discourse and the status quo. Albany, NY: New York University Press.
[1] Solmaz, Metin (22 Ocak 2014). Çocuk gelinler ve pedofili. 28 Ocak 2014, http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=1077.