Bir İftira Davası

[1861 tarihli “Bir İftira Davası” başlıklı metninde Karl Marx, günümüzde artık olağan karşılanan fişleme ve casusluk fiillerinin neliğini ticari bir örnek özelinde gözler önüne sermektedir. –ç.n.]

19 Aralık, Londra

Antik Mısırlılar -tikel atölyelere değil de toplumun bütününe eğildiklerinden- işbölümünü yüksek bir aşamaya kadar geliştirmiş olarak bilinirler. Onlarda, bedenin her özgül parçası kendine has bir hekime sahipti – ki tedavisi yasalarla kendi alanıyla sınırlanmıştı. Hırsızlık özel ticari bir işti; işin şefi resmi olarak tanınmış bir kimseydi. Ne var ki Antik Mısır’ın işbölümü şu modern İngiltere ile kıyaslandığında eksik kalır! Londra’daki kimi işlerin tuhaf doğası, bizleri devam eden büyümelerinden daha az şaşırtmaz.

Bu tuhaf sektörlerden birisi de casusluktur. Kendisi iki büyük kola ayrılır; sivil casusluk ve politik casusluk. Burada ikincisini tümüyle bir kenara bırakalım. Sivil casusluk da yine iki büyük alt bölüme ayrılır – resmi ve özel casusluk.

Resmi tür bir yandan, hükümet ya da yerel otoriler tarafından beslenen detektiflerce, diğer yandan, kendi başlarına casusluk yapan ve polis tarafından yevmiye usulü beslenen muhbirlerce sürdürülür.

Özel casusluk işi ise başlıca iki başlık altında toplanabilecek birçok alt bölüme ayrılır. Biri ticari-olmayan özel ilişkileri kapsar, diğeri de ticari. Evlilik sadakatsizliğine dair casusluğun önemli bir yer tuttuğu ilk başlık altında, Bay Field vakası Avrupa çapında bir ün kazandı. Ticari casusluk işi ise aşağıdaki hadiseyle daha iyi anlaşılacaktır.

Geçen Salı Mali Mahkeme yerel haftalık bir gazete olan Lloyd’s Weekly News’in sanık, Stubbs ve Comp.’un müşteki olduğu bir iftira davasıyla ilgilendi. Stubbs ve Comp. Stubbs’ Gazette başlığıyla, Stubb Ticari Koruma Şirketi’nin bir organı olarak haftalık bir bülten yayınlar. Bülten yılda 3 gine ödeyen abonelerine gizli bir şekilde gönderilir; ancak diğer gazetelerde olduğu gibi durak mağazalarında, sokakta, tren istasyonlarında ve diğer yerlerde tek bir kopya dahi satılmaz. Esasen o, yaşamdaki konumları ne olursa olsun, fena borçluların kara listesidir. Stubbs’ “Koruma Şirketi” tek tek bireylerin ödeme güçlerini öğrenir ve Stubbs’ Gazette de onları ak ve kara olarak kaydeder. Abonelerin sayısı hızla 20,000’e doğru ilerlemektedir.

Lloyd’s Weekly News iyi ki şu açıklamanın yer aldığı bir makale yayınladı: “Bu utanç verici casusluk sistemine bir son vermek her onurlu insanın görevidir.” Stubbs söz konusu iftira üzerine hukuki bir hesaplaşma talep etti.

Müşteki vekili Serjeant Shee’nin İrlandalı uzdilini konuşturmasının ardından, müşteki Stubbs Lloyd’s Weekly News’in vekili Serjeant Ballentine tarafından çapraz sorguya (esasen tanıkların oturum sırasında maruz kaldıkları bir çapraz ateşe) alındı. Aşağıdaki şu gülünç diyalog ortaya çıktı.

Ballentine: “Abonelerinizden bilgi istiyor musunuz?”

Stubbs: “Aboneleri dolandırıcı olarak addettikleri kimselerin isimlerini bana göndermeye davet ediyorum. Sonrasında bu dosyaları araştırıyoruz Bunları ben kendim araştırmam. Londra ve diğer büyük şehirlerde casuslarım var. Londra’da yıllık maaş alan 9 ya da 10 casusum var.”

Ballantine: “Bu baylar istihbarat peşine düşmek için ne kadar alıyorlar?”

Stubbs: “150-200 Pound-Sterlin arası.”

Ballantine: “Ve de yeni bir takım mı? Peki söz konusu iyi ücret alan baylardan birisi bir dolandırıcı yakaladığında neler oluyor sonrasında?”

Stubbs: “Onun ismini yayınlıyoruz.”

Ballantine: “Eğer kesinlikle bir dolandırıcıysa?”

Stubbs: “Evet.”

Ballantine: “Peki eğer sadece yarı dolandırıcıysa?”

Stubbs: “O zaman onu kendi kayıtlarımıza alıyoruz.”

Ballantine: “Ta ki tam olana kadar; ve sonrasında yayınlıyorsunuz?”

Stubbs: “Evet.”

Ballantine: “Dolandırıcıların otograflarını da yayınlıyor musunuz?”

Stubbs: “Evet.”

Ballantine: “Ve ticaret yararına büyük harcamalar dahi yapacak kadar ileriye gidiyorsunuz. Dolandırıcıların fotoğraflarını yayınlıyorsunuz?”

Stubbs: “Evet.”

Ballentine: “Gizli bir polis teşkilatınız yok mu yani? Bay Field ile ilişkili değil misiniz?”

Stubbs: “Hayır diyebileceğim için memnunum!”

Ballentine: ”Peki fark nedir?”

Stubbs: “Buna yanıt vermeyi reddediyorum.”

Ballentine: ” ‘Yasal casuslar’ınız ile ne kastediyorsunuz?”

Stubbs: “Bu borçların toplanmasından oluşuyor. Bununla tanıtımda belirtilmiş koşullara bağlı olarak abonelerin işlerine gözkulak olan avukatları (vekil ve icra memuru arasında bir şey) kastediyorum.”

Ballentine: ”O halde siz aynı zamanda tahsildarsınız?”

Stubbs: “Borçları 700 avukat aracılığıyla tahsil ediyorum.”

Ballentine: ”Değerli Lordum, 700 avukatınız var ve dünya hâlâ var! Siz mi avukatları tutuyorsunuz yoksa avukatlar mı sizi tutuyor?”

Stubbs: “Kendilerini tutuyorlar.”

Ballentine: “Başka davalarınız var mı?”

Stubbs: “Evet, yarım düzine kadar.”

Ballentine: ”Onlara hiç itiraz ettiniz mi?”

Stubbs: “Evet.”

Ballentine: ”Karar hiç lehinize oldu mu?”

Stubbs: “Bir kere.”

Ballentine: ”Gazetenizin uzun bir isim listesinin eşlik ettiği ‘Adresler Aranıyor’ başlığıyla ne kastediyorsunuz?”

Stubbs: “Ne bizim ne de abonelerimizin nerede olduklarını tespit edemediği kaçak borçlular.”

Ballentine: “İşiniz nasıl organize ediliyor?”

Stubbs: “Birmingham, Glasgow, Edinburg ve Dublin’deki şube ofislerimizle beraber, merkez ofisimiz Londra’dadır. Babam işini bana devretti. O aslen Manchester’da sürdürmekteydi.”

“Her koşulda, beyanı sırasındaki gülümsemesi ve rahat tavrı, taşıdığı materyalin pisliğinden bir haber olan bokböceğinden daha fazla fikri olmadığını kanıtlayan” vekil Ballantine, savunmasında Stubbs’a amansızca saldırdı. İngiliz ticareti eğer böylesi bir koruyucuya ihtiyaç duyuyorsa, yerin dibine girmelidir. Bu aşağılık casusluk sistemi Stubbs’a da haraç, vb. için korku salan bir silah vermektedir.

Hakim olarak bulunan Baş Lord Baron, jüri için özeti savunmayı dengelemek üzere yaptı. Şu sözlerle toparladı:

“Jüri basın özgürlüğüne çok şey borçludur; ancak jüriler basın özgür olduğundan dolayı bağımsız değildir; ama basın jüriler bağımsız oldukları için özgürdür. Sizler suçlanan makalenin dürüst eleştirinin sınırlarını aşıp-aşmadığına karar vermelisiniz. Lloyd’s Weekly News’in dürüst eleştiri sınırlarını aştığına mı inanıyorsunuz, öyleyse müştekiye biçilmiş zararları karşılamak da size kalmıştır.”

Jüri üyeleri tartışmak üzere jüri odasına çekildiler. Bir saatin çeyreği kadar tartıştıktan sonra, jüri kararıyla beraber tekrar mahkeme salonunda belirdiler: Sağda yer alan müşteki Stubbs’ın zarar gören haysiyeti için bir farthing. Farthing; Fransız centime ve Alman pfenning’ine karşılık gelen en küçük metal İngiliz parasıdır. Stubbs hükümet konağını seyirci kitlesinin sesli gülüşleri arasında, ısrarlı tezahüratları olan birkaç hayranının eşliğinde terketti – sadece hızlı bir kaçış mütevazı onurlarını kurtarabilirdi.

[19 Aralık 1861’de kaleme alınmış ve ilk defa 24 Aralık 1861’de, Die Presse’nin 353. sayısında yayınlanmıştır. –ç.n.]