Bütün düşler, gerçekliği en zalim yerlerinden çekiştirip tarihin iki ucunu birbiriyle kavuşturmaya çalışan uyanık gezerlerin düşmanıdır, esasında onların sınırlı kelime repertuvarının baş köşesinde oturur düşmanlık, azcık serin havada içeri giren temiz rüzgar, evlerinin kıyısına üşüdüğünden sığınmış bir köpek, sadece klakson seslerinden oluşan bir şehirde kendi müziğini yapmaya çalışan müzik grubu, kendilerininkinden başka tanrıya inanan komşu, asla tanık olmadığı ve hakkında sadece ona ezberletilenlerden tanıdığı bir geçmişte katli vaciptir emri verilenler, her şey her şey onların düşmanıdır. Düşmanlık kariyerine çocukluklarında başlarlar, annelerinin kavga ettiği komşu kadından nefret ederken, sebepsiz bir olma biçiminin formuna girmeye başlamışlardır, kavganın içeriğinin, anne babalarının haksızlığının falan hiç hükmü yoktur bu olma biçiminde, onların düşmanı düşmanlarıdır. Hiç tanımadıkları, yüzüne bakmadıkları birini dövmeye gidebilirler, hiç tanımadıkları birine sırf bu yüzden küfür edebilirler, tartışmazlar, tartışmak o evlerde kökü kafirlere dayanan bir ritüel biçimidir. Olmayı sürdürürler. Onların inşasından aileler kurulur, devletler ve yasalar kurulur, onların olmasından savaşlar açılır, onların olmasından düşman hep düşman kalır. Bir gün “düşman kim” diye sormaları yasaklanmıştır. Kendilerine benzemeyene ev kiralamayan, kız vermeyen onların babalarıdır, anlamadıkları bir dilde şarkı yükselince yan evden öfkelenen onların amcalarıdır, eline aldığı bir mikrofonla, yolda geçene “aleviyle evlenilebilir mi” sorusunu sorabilen o televizyoncu onların kuzenidir. Bu sorunun sorulabilmesinin bile ürkütücü olduğunu onlara anlatabilecek bir enişteleri yoktur sözgelimi. Hep beraber nefret ederler ve nefretlerinin haklılığı konusunda en ufak bir şüpheleri olmadığı için, doğrudan katılmadıkları bütün felaketlerin, insanların yaşadıkları bütün acıların suç ortakları olarak kalırlar. Evlerinde televizyon izlerken, linç korosunun sessiz bir üyesi olarak bela okurken, olup biteni büyük bir kayıtsızlıkla izleyip, ilk sözü “oku” olan bir kitaba inanmayı sürdürürken, bir suç ortağı olarak yurttaşlığı içkin olandan aşkın olana doğru genişletip, kendi inançlarının bile yasalarına başkaldırırlar, tanıdıkları tek yasa ailelerinden ve devletlerinden öğrendikleri “düşmanlık” yasasıdır çünkü. Kalp sertleştirme merkezlerinde geçen ömürleri, onları kendi kalplerine bile yabancı kılmıştır, karşılıklı otursalar ve başka bir dilde konuşsalar belki de sevecekleri insanları, kendilerine ait olmayan hükümlerle kapılarının dışında bırakırlar. Onlar düşmandır.
İnsani destek denilen şeyin ecnebi bir şey olduğu muhitlerde büyüdükleri için, kimsenin kişisel bir çıkarı olmadan bir başkasına temas edebileceğini akılları almadığı için, görünürde bir nedeni olmaksızın kendi karşılarında durmayı seçen insanları hep bir suç bölgesine itmeleri, birilerinin piyonu olduklarını iddia etmeleri bundandır. İnsani refleks dillerinden ve zihinlerinden kazınmıştır, ihbar ederler, her dönemde güçlü olanın yanında olmayı bir bizlik mefhumunun içine gizlerler. O bize ait olmayan herkes düşmanlarıdır, haindir, kökü dışarıdadır, dış güçlerle ya da başka tehlikeli odaklarla ilişki içindedir. İnsan olmanın aslında tam da kendi çıkarının hiç olmadığı bir yerde davranmak olduğunu kimse anlatamaz onlara, bütün nasihatleri “senin üzerine vazife mi” merkezli bir frekanstan almışlar, kendini hiç ama hiç ilgilendirmeyen bir meselede bağıranların mutlaka işbirlikçi olduğunu hafızalarına kazımışlardır.
Her şey değişir der bir şarkı, sonsuz değildir yasalar ve yaşamı örgütleme biçimleri, akışın bir noktasından başkasına evrilirken bugün hainlik çıkardığınız notalardan yarın başka şeyler çıkar, insanlığın temel yasaları kendini haklı kılmak için hiçbir iktidara ihtiyaç duymaz, haklılığı ondandır. İki sene önce suç olmayan bir şey bugün suçsa oturup düşün der aynı şarkı, üç sene sonra ne olacağını bilmiyorsan bir kez daha düşün. Demek ki değişime bu kadar açık şeylerden mutlak tutumlar çıkarmak sorunludur, sen değişmeze yaklaş, insanca yaşamak herkesin hakkıdır hiçbir çağda hükmünü yitirmeyecek çünkü. İnsan olduğum için özür dilemeyeceğim diye bitecek o şarkı.